climate-change

Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Beşinci Değerlendirme Raporu Yayınlandı.

Günümüze kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı iklim değişikliği değerlendirmesi olarak kabul edilen ve geçtiğimiz 13 ay süresince 80 ülkeden 800 üzerinde bilim insanının katkısıyla hazırlanan IPCC Beşinci Değerlendirme Sentez Raporu 2 Kasım 2014 tarihinde yayımlandı.

Raporun temel bulgularına göre, insanoğlunun iklim sistemi üzerindeki etkisi açık bir şekilde artıyor ve yansımaları ise tüm kıtalarda hissediliyor. Kontrol altına alınmadığı takdirde iklim değişikliğinin insanlar ve ekosistemler üzerinde şiddetli, yaygın ve geri dönüşü olmayan etkilerinin artması bekleniyor. Diğer taraftan, iklim değişikliğine uyum alanında çeşitli seçeneklerin bulunduğu ve katı azaltım eylemlerinin uygulanmasının iklim değişikliğinin etkilerinin yönetilebilir bir düzeyde tutulmasını, dolayısıyla daha sürdürülebilir bir geleceğin temin edilmesini sağlayacağı belirtiliyor.

Sentez Rapor, iklim değişikliğinin tüm dünya çapında hissedildiğini ve iklim sistemindeki ısınmanın aşikâr olduğunu vurguluyor. Raporun tespitlerine göre, atmosfer ve okyanuslar ısınmış, kar yağışı ve buzul miktarı azalmış, deniz seviyeleri yükselmiş ve karbondioksit konsantrasyonu son 800 bin yılda eşi görülmemiş seviyelere ulaştığı belirlendi. 1983 ve 2012 yılları arası, kuzey yarım kürede son bin 400 yılın en sıcak 30 yıllık dönemi olmuştur. 1880 ve 2012 yılları arasındaki dönemde kıtalar ve deniz yüzeylerinin ısı verileri birlikte değerlendirildiğinde, ortalama 0,85 derecelik bir ısınma artışı olduğu görülüyor.

Sentez Rapor, sera gazı emisyonlarının devam etmesi durumunda, küresel ısınmada artış ve iklim sisteminin tüm bileşenlerinde toplumu ve doğal dünyayı derinden etkileyecek yaygın ve kalıcı değişiklikler gözlemleneceğinin altını çiziyor. Raporda, iklim sisteminde meydana gelmesi öngörülen değişikliklere ilişkin olarak; tüm azaltım senaryoları altında 21. yüzyıl boyunca yüzey ısısında artış yaşanacağı, sıcak hava dalgalarının kuvvetle muhtemel daha sık ve uzun süreli olacağı, aşırı yağış olaylarının birçok bölgede yoğunlaşacağı ve sıklaşacağı ve okyanusların ısınmaya, asitlenmeye ve deniz seviyelerinin ise yükselmeye devam edeceği belirtiliyor. Rapor, insan kaynaklı sera gazı emisyonları hemen durdurulsa bile iklim değişikliğinin etkilerinin yüzyıllarca devam edeceği hususunda uyarıyor.

Sentez Rapor birçok riskin en az gelişmiş ülkeler ve sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi ve kurumsal anlamda hassas topluluklar açısından özel zorluklar teşkil ettiğini vurguluyor. Bu nedenle, iklim değişikliğinin etkilerinin sınırlandırılması; eşitlik ve adaletin temin edilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve yoksulluğun azaltılması hedeflerine ulaşılmasında önem arz ediyor.

Rapor, sadece iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin yeterli olmayacağının, dolayısıyla sera gazı emisyonlarında somut ve sürdürülebilir azaltıma gidilmesinin gerekliliğinin de altını çiziyor.

Rapor, iklim değişikliğinin geri dönüşü olmayan etkilere neden olduğunu, fakat bu etkilerin sınırlandırılabilmesi için de çeşitli seçeneklerin bulunduğunu, iklim değişikliğiyle mücadelede başarıya ancak müşterek faaliyetler ve uluslararası işbirliği aracılığıyla ulaşılabileceğini ortaya koyuyor.

Türkiye’de ve dünyada yaşanan kuraklık, sel gibi aşırı iklim olayları ile ilgili bilim çevrelerindeki yaygın kanaat, dünyadaki sera gazlarının artışı ile birlikte küresel ortalama sıcaklıklarının yükseldiği ve bunun da iklim değişikliklerine neden olduğu yönündedir.

Birleşmiş Milletler iklim raporunda bahsedildiği gibi; iklim değişikliğinin geri döndürülemez sonuçlarından kaçınabilmek için küresel bir işbirliği içerisinde hareket etmek bir zaruret teşkil ediyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tüm dünyayı tehdit eden ve en önemli sorunlardan biri olarak gösterilen iklim değişikliği ile etkin mücadele etmek amacıyla kapsamlı çalışmalar ve projeler yürütmeye hızla devam ediyor.

Bakanlık, sanayiden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını takip etmeye devam ediyor. Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısını teşkil eden, elektrik üretimi, çimento, demir-çelik, rafineri, seramik, kireç, kâğıt ve cam üretimi gibi sektörlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının tesis seviyesinde izlenmesi sağlanacak. 2015 yılından itibaren Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısı tesis bazında elektronik kayıt sistemi ile gerçekleşecek.

 

Kaynak: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı